“Pestisit Atlası” Küresel Pestisit Pazarının Giderek Büyüdüğünü Gösteriyor

pestisit atlası

Soframızdaki tehlikeyi gözler önüne seren “Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası” yayımlandı. Pestisit (tarım zehirleri) kullanımının insan sağlığı ve çevreye olumsuz etkileri hakkında detaylı bilgiler içeren atlas, pestisitlerden daha az etkilenmek için önerilerle birlikte tarım zehirlerine alternatif uygulamalar da sunuyor.

“Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası”, Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından yayımlandı. Pestisit (tarım zehirleri) kullanımının insan sağlığı ve çevreye olumsuz etkileri hakkında detaylı bilgiler içeren atlas, pestisitlerden daha az etkilenmek için önerilerle birlikte tarım zehirlerine alternatif uygulamalar da sunuyor.

Uluslararası Pestisit Eylem Ağı (PAN – Pesticide Action Network) son derece tehlikeli pestisitlerin yer aldığı güncel listesinde (YTP), kanserojen, mutajen, üreme için toksik etkili ya da arıları doğrudan etkileyen 338 adet son derece tehlikeli pestisit sıralıyor.

Pestisit ve Kalıntılarından En Fazla Çocuklar Etkileniyor

Pestisit Atlası’nın Türkiye’ye dair bilgilerini oluşturan ve bilimsel okumalarını yapan Gıda Mühendisi, yazar Dr. Bülent Şık aynı zamanda Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’nın danışmanlarından. Dr. Bülent Şık, pestisitin sağlığa ve ekosisteme etkilerinin uzun zamandır bilinmesine rağmen pestisit kullanımının bütün dünyada artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Türkiye’de pestisitin ağırlıklı olarak insan sağlığı çerçevesinde tartışıldığına değinen Şık, pestisit ve kalıntılarından en fazla çocukların etkilendiğini belirtiyor.

Dünyada her yıl yaklaşık 385 milyon pestisit zehirlenmesi vakası yaşanıyor. Pestisit Atlası’nda pestisite yoğun maruz kalanlarda kalp, akciğer ya da böbrek yetmezliğinin yaşandığı ifade edilirken pestisitlerin etkisiyle parkinson, lösemi, akciğer ve meme kanseri, tip 2 diyabet, astım, alerji, obezite ve hormon bozukluklarında dünyada ciddi artışlar olduğuna dikkat çekiliyor.

Sağlığa bu denli zararlı pestisitler pazara girmeden önce etkileri test ediliyor. Ancak etkilerinin test edildiği onay sürecinde pestisit karışımlarının besin zincirleri ve biyoçeşitlilik üzerindeki dolaysız ve öngörülmesi zor etkileri dikkate alınmıyor.

Pestisit etken maddeleri çoğunlukla uygulandıkları yerde kalmıyor. Sızarak, rüzgarla ya da hava yoluyla çok uzaklara, hatta bazıları bin kilometre uzağa kadar taşınabiliyor. Bu nedenle çevreye olan zararlı etkileri daha da artıyor. İnsan sağlığı kadar çevreye ve diğer canlılara da tehdit oluşturan pestisitler sebebiyle böcek popülasyonları %41 oranında azaldı ve türlerin üçte biri yok oluşla karşı karşıya.

Küresel Pestisit Pazarı Giderek Büyüyor

Atlas’ta dikkat çekilen konulardan bir diğeri de giderek büyüyen küresel pestisit pazarı ve bu pazarı elinde tutan şirketler. Şirketler yatırımlarını, pestisit kullanımının katı düzenlemelere tabi olmadığı Küresel Güney’de yoğunlaştırmış. Dört holding (Syngenta Group, Bayer, Corteva ve BASF) 2018’de dünya pestisit pazarının yaklaşık %70’ine hakimdi. Bir karşılaştırma yapılacak olursa; dört büyüklerin pazar payı 1994 yılında %29’du. Aynı dönemde yine bu dört holdingin lider tohum sektöründeki pazar payı %21’den %57’ye yükseldi.

Pestisit kullanımının azaltılması ve uluslararası bağlayıcılığı olan biyoçeşitlilik hedeflerine ulaşılması için Avrupa Birliği (AB) de harekete geçti. AB, üye ülkelerden 2030 yılına kadar pestisit kullanımının ve buna bağlı risklerin %50 oranında azaltılmasını istiyor. Ancak bir yurttaş girişimi olan Save Bees and Farmers’ın (Arıları ve Çiftçileri Koruyun) kampanyasına, 2021’in Eylül ayına kadar imzalayarak destek olan 1,2 milyon Avrupa vatandaşına göre bu yeterli değil. Kampanya destekçileri 2035 yılına kadar kimyasal pestisit kullanımından bütünüyle vazgeçilmesini talep ediyor.

Pestisit Atlası’nda çözüme dair dikkat çeken ipuçlarından biri, organik tarım yapılan arazilerdeki biyoçeşitliliğe dair veriler. Sentetik kimyasal pestisitler kullanılmadan uzun yıllar boyunca organik tarım yapılan arazilerdeki bitki çeşitliliği, sadece birkaç yıldır organik tarım yapılan arazilere oranla 17 kat daha fazla.

Önerilen makaleler