Sağlık

Sağlıklı İnsan, Sağlıklı Toplum, Sağlıklı Gezegen

Pandeminin bize öğrettiklerinden en önemlisi belki de, yeryüzündeki her şeyin birbirine görülmez bağlarla bağlı olduğu. Hepimiz birbirimize bağlıyız; ilişkiliyiz, çoğu zaman bunu fark etmesek de…

Yazı: Elif YAŞAR, Bulut BAGATIR ve Barış DOĞRU

Bir bireyin sağlığı, çevresindeki insanların sağlığından bağımsız değil. Bu nedenle kendini koruma, başkalarını korumaktan geçiyor. Başkalarını koruma ise kendini korumaktan.

Ama yalnızca insanlık ailesine bağlı olmadığımızı da gördük. Biz aynı zamanda doğanın bir parçasıyız. Doğanın kendi dengelerini ve yapısını bozduğumuzda, aslında kendimizi bozuyoruz, zedeliyoruz. İnsanın, doğanın içine böylesine hunharca dalmasının sonuçlarını bugün Covid-19 virüsüyle tanışarak gördük; bundan önce SARS ve Ebola virüsleriyle görmüştük. Yarın da, böyle devam edersek başka bulaşıcı organizmalarla göreceğiz.

Ayrıca konu, virüslerle de sınırlı değil. Tüm faaliyetlerimizle yarattığımız iklim krizinin, çok farklı mekanizmalarla insan sağlığının üzerinde derin etkilere sahip olduğunu; böyle giderse daha da fazla sorun yaşayacağımızı da net olarak biliyoruz. Sıcak hava dalgalarının artışı, birçok coğrafyada önemli sağlık sorunlarına yol açarken, iklim rejimlerindeki bozulmanın tropikal hastalık ve hastalık taşıyıcılarının yayılmasına sebep olduğunu görüyoruz. Yine iklim krizinin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dair de birçok araştırma var elimizde.

Pandemide bir şey daha gördük aslında: Hemen hemen istisnasız tüm ülkelerin sağlık sistemlerinin kırılganlığını ve zayıflığını. Ani veya adım adım gelen sağlık krizlerine yanıt vermek kapasitesinden yoksun bu sağlık sistemlerinin en büyük sorunu ise, kamusal bir yaklaşıma sahip olmaması şeklinde görünüyor. 1980’lerden başlayarak, devletlerin kamu sağlık hizmetlerinden çekilmesinin ve alanı neredeyse kendi haline bırakmasının derin sonuçlarından biri aslında pandemide bizzat yaşadığımız hayal kırıklığı. Koruyucu, önleyici sağlık sistemlerinin yokluğu, tüm dünyaya esaslı bir ders vermiş gibi görünüyor.

Diğer bir ders ise, bölgesel eşitsizliklerin, bu sağlık krizlerini daha da derinleştirdiği. Afrika ve diğer daha az gelişmiş ekonomilere sahip birçok bölgedeki aşılama oranlarına bakmak bile yeterli bu durumu görmek için…

Dolayısıyla, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın üçüncü başlığı olan “Sağlıklı Bireyler”i oturup hızlıca gözden geçirmemiz gereken bir dönemdeyiz. Sürdürülebilir kalkınmanın temel başlıkları ile “Sağlık Sistemleri” konusunu yeniden ele almak, artık kaçınılmaz bir sorumluluk ve görev… Sağlıklı bireylere ulaşmanın yolu, sağlıklı bir toplumdan, kapsamlı ve küresel bir kamu sağlığı devriminden ve elbette sağlıklı gezegen için ayağa kalkmaktan geçiyor….

About Post Author