Muhtarlık Türkiye’ye özgü yönetim modeli. 1800’lere dayanan bir tarihten bahsediyoruz ve köklü bir kurum. Yerelin yereli dediğimiz, insanlarla ve vatandaşlarla doğrudan temas halinde olan çok önemli ve etkili bir mekanizma. Çeşitli nedenlerle ilgili tartışma konusu, biliyoruz. Biz hem muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi hem de bu kurumlarda kadın ve gençlerin temsilinin artırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Sibel BÜLAY, [email protected]
Ayşe Kaşıkırık
İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği’ni tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yüksek lisansı ve doktorasını tamamladı. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Kaşıkırık, Mor Merdiven Ağı ve Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı kurucularından.
Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı
Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı, mahallede eşitlik ve kapsayıcılık odağında çalışmalar yürüten hak temelli bir sivil toplum kuruluşu. 3 Nisan 2021 tarihinde Türkiye’de kadınların yerel yönetimlere ve belediyelere seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının yıl dönümünde İstanbul’da kuruldu. Çoğunluğu uzman, aktivist, siyasetçi veya benim gibi akademisyenlerden oluşan yedi kurucu üyemizle bir araya geldik ve dedik ki “Evet, temsil ve katılım noktasında karar alma mekanizmalarına katılım istiyorsak başta kadınlar ve gençler olmak üzere, aslında eksik temsil edilen, göz ardı edilen tüm gruplar masada olmalı. Karar alma mekanizmalarının her türünde bizler yer almalıyız” dedik.
Seçim Hazırlığı
Temsil ve katılım konusunda mahalle ve köy muhtarlıklarını önceliklendirdik. Muhtarlık Türkiye’ye özgü yönetim modeli. 1800’lere dayanan bir tarihten bahsediyoruz ve köklü bir kurum. Yerelin yereli dediğimiz, insanlarla ve vatandaşlarla doğrudan temas halinde olan çok önemli ve etkili bir mekanizma. Çeşitli nedenlerle ilgili tartışma konusu, biliyoruz.
Biz hem muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi hem de bu kurumlarda kadın ve gençlerin temsilinin artırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Adımızdan da anlaşılacağı üzere biz kapsayıcılık ağırlıklıyız. Yani biz sadece bir kadın derneği değil, bir insan hakları derneğiyiz. Tabii ki kadın çalışmaları en önemli omurga faaliyetlerimiz. Ancak değişim ve dönüşüm sürecine kadınların, gençlerin, erkeklerin, herkesin dahil olması gerektiğini düşünüyoruz çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi hepimizin meselesidir. Ve bu değişim ve dönüşüm eşitlik adına mahalleden başlayacaktır.
“Eşitlik mahallede başlar” dedik ve biz de mahalleden başlayarak eşit temsil ve eşit katılımın inşası için seçim döneminde kadın muhtar adaylarına eğitimler, seminerler, kampanyalar düzenleyerek bu konuda savunuculuk yaptık. “Mahallede eşitliğe ve kapsayıcılığa bir kapıda sen aç çünkü eşitlik ve kapsayıcılık yerelden ve yerinde başlıyor” dedik.
Ve bu kampanya tüm Türkiye’de, ulusal ve yerel basında çok ses getirdi. 81 ilin 20’sinde, bazı illerde üçer dörder defa olmak üzere kadın muhtar adaylar için eğitimler düzenledik. Çok yoğun bir tempoda çalıştık.
Bu süreçte destek olan tüm ekip arkadaşlarıma, gönüllü olan tüm hocalarımıza da teşekkür etmek isterim çünkü olağanüstü bir performanstı. Siirt’e kadar gittik. Ülkenin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi demedik.
Türkiye’de yaklaşık 50.000 muhtarlık var. Kadın muhtarların oranı %3. 2021’de bu çalışmalara başladığımızda kadın muhtar oranı %1,5-2’lerdeydi. 2024 yerel seçimlerinde bu oran %3,5’e çıktı (Tabii ki yeterli değil. Yani %50 diyoruz, eşit temsil diyoruz ama nerelerdeyiz?).
Kadın muhtar sayısının artmasında önemli bir katkımız olduğunu düşünüyorum. Yani en azından çorbada bir tuzumuz oldu bu konuda.
Kapsayıcılık
Adımızda kapsayıcılık var. Biz hiçbir şeyi tek başımıza yapmıyoruz. Kolektif bilinç içindeyiz. Ortaklaşa ve müşterek hareket ediyoruz. Çalıştığımız birçok ilde o ilin, o ilçenin kadın dernekleri, muhtarlar dernekleri, belediyeler, kent konseyleri, sivil toplum kuruluşları bizim ana çözüm ortaklarımız.
Ege Bölgesi’nde sekiz ili temsilen Ege Kadın Buluşma Platformu çözüm ortağımız oldu. İstanbul’da İstanbul Kent Konseyi ile çalıştık. Adana’da, Hatay’da, Antep’te çok yoğun çalışıyoruz. Tüm Muhtarlar İstanbul Federasyonu, Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu, Muhtarlık Sendikası hem kadın muhtarların kendileriyle hem de muhtarlık örgütleriyle işbirliği halindeyiz.
Sivil toplum gönüllülük işi ve Türkiye’deki hiçbir sorunu bir sivil toplum kuruluşu tek başına çözemez. Birlikte olması gerekiyor. Muhtarlık’ta da öyle. Bu işbirliği mekanizmasını hep geliştirmek lazım çünkü zaten kıt kaynaklarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Biz teksek, onlarla 3-5-10 oluyoruz. O zaman etki büyüyor.
Kadın Muhtar
Biz bu söyleşiye oturmadan siz bir grup kadın muhtarla ZOOM üzerinden toplantı yaptınız ve ben de dinleyici olarak katıldım.
Onları dinlerken çok etkilendim. Hepsi aynı mesajı verdiler: “İnsanlara dokunmayı seviyorum. İnsanlara iyilik yapmak beni çok mutlu ediyor. İnsanlara kol kanat germeye çalışıyorum.” Yani canla başla çalıştıklarını hissediyorsun.
Evet, koruma hali. Muhtarlık kurumunu kadınların tercih etme sebebi mahallede bir şeylerin önderliğini yapmak, ön açmak, ufuk açmak oluyor.
Ben kadın muhtarları çok önemsiyorum. Her biri yerelde bir kanaat önderi, bir rol model. Yaptıklarıyla birçok kadına ve çocuğa ilham veriyorlar.
Ancak bazen kendimizi çok kaptırıyoruz. Kadın liderler olarak her şeyi çözmeye çalışıyoruz. Aspirin gibi olmaya çalışıyoruz. Bu örneği seviyorum. Biz aspirin değiliz. Her sorunu çözemeyiz. Stratejik davranmalıyız. Bir lider olarak muhtar ön açmalı, bir vizyon geliştirmelidir. Mahallede kadın muhtar demek yerelin kadın lideri demek. En başta bir işbirliği modeli geliştirmesi gerekiyor. Mahalledeki önderler, gönüllülerle bir araya gelip bir ortak akıl mekanizması geliştirmesi gerekiyor. Belediyedeki, kaymakamlıktaki, ilgili makamlarda gündem oluşturabilmeli. Ama her soruna değinelim dersek çok yıpranabiliriz. Kadın muhtarlar çok yıpranıyorlar.
Muhtarlık bir bakıma siyasete giriş kapısıdır. Bu noktadan itibaren kadınları 2. dönemden 3. döneme, belediye meclisine, başka karar alma mekanizmalarına, siyasete, bürokrasiye, diğer noktalara taşıyabilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla yıpranmayacağız, kendimizi güçlendireceğiz.
Seçim Sonrası
Biz seçimden seçime değil, her zaman kadın muhtarların yanındayız. Biz diyoruz ki “İyileştirme ve geliştirme seçimden seçime değil, her daim olmalıdır.” Ve seçimden sonra kadın muhtarları dijitalde güçlendirme, muhtarlık mevzuatı, muhtarlık- belediye ilişkileri; mahalle muhtarlığının önemi, mahallede toplumsal cinsiyet eşitliği, mahallede kadına yönelik şiddetle mücadele; hak temelli yaklaşım nasıl sağlanacağı gibi konularda eğitimler yürüttük ve yürütmeye devam edeceğiz.
Biz muhtarlara da hangi alanlarda eğitime ihtiyaç var, soruyoruz.
Bu eğitimlerin aslında iki yönü var: Bir, muhtarın kendinin güçlenmesi lazım. Kendi güçlenirse mahallesini de güçlendirme noktasında daha itici bir güç oluyor. İkincisi, mahallesindeki kadın-erkek, tüm yurttaşların güçlenmesi noktasında kadın muhtarın da güçlenmesi önemli. Yani onları doğru yönlendirebilmesi.
Biri açlıkla, yoksullukla, işsizlikle mücadele ediyorsa şiddet sarmalı içindeyse muhtarın kendii bu gibi konularda doğru bilgiye sahip olmalı ki mahalleliyi de doğru yönlendirebilsin. O yüzden eğitimlerimiz iki türlü. İlki muhtarın kendi kişisel kapasitesine yönelik. İkincisi ise mahallesinin daha eşitliğe, kapsayıcılığına yönelik. Yani bu iki alanın birbirini beslemesi lazım. Muhtar güçlenirse mahalle de güçlenir.
New York’ta Birleşmiş Milletler Kadın Konferansı’ndayız
Yaşadığımız sorunlar sadece Türkiye’ye ait değilmiş. Onu çok net bir şekilde okuyordum, gözlemliyordum. Ama burada tam net olarak gördüm: Halen daha kadının sadece anne olmadığını; kadının ev içi sorumluluğunu nasıl dengeleyebiliriz, kadını çalışma hayatında nasıl var edebiliriz; kadını tüm yönetim kademelerinde, iş dünyasında, yönetim kurullarında, siyasette nasıl var edebiliriz, güçlendirebiliriz? Bunları konuşuyoruz.
Ve halen kadını birey olarak değil de aile içinde güçlendiren yaklaşımın bu kadar ön planda olması beni çok şaşırttı. Halbuki biz “Kadın sadece aile değildir” diyoruz; “Kadın sadece çocuk değildir” diyoruz. Yani, “Kadın kadındır. Kadın bir birey olarak vardır.” Dolayısıyla bu kimlik yerine kadını hep aile potası içinde eriten, toplum içinde eriten bir yaklaşımın bu kadar dünya gündeminde Amerika’da konuşuluyor olması beni üzdü. Yani bunu belirtmek isterim.
Kadınların kendi bedenleri üzerinde, kendi hayatları üzerinde söz sahibi olabilme haklarını konuşuyoruz. Şiddeti konuşuyoruz.
Şiddetin değişen formasyonlarını; daha da vahşileşen, daha da kötüleşen psikolojik şiddetten ekonomik şiddete, dijital şiddete kadar bunları konuştuk. Ve diğer önemli bir konu yapay zeka: Yapay zeka da kadınlara ne kadar alan açıyoruz? Fen, teknoloji bilimlerinde mühendislikte kadınlara ne kadar yer açılıyor? Ve aslında yapay zekanın ne kadar erkek egemen bir alan olduğunu buradaki gözlemlerimde bir kez daha gördüm. Yani siz yapay zekaya mühendislik yazdığınız zaman hep erkek çıkıyor.
Kadınların halen eğitime ve teknolojiye erişimi, internete erişimi konuşuluyorken chat GPT döneminde, yapay zeka döneminde biz kadınlara ve kız çocuklarına nasıl alan açacağız? Bu gibi endişelerim burada tekrar güçlendi. Ama tabii çok da motivasyonum, ilhamım arttı. Ben hayata her daim umutla ve pozitif bakan bir insan olarak, evet daha çok rol modelimiz çıkmalı, daha çok ilham veren hikayelere ihtiyacımız var. Ama dünyada ne güzel işler yapmış kadınlar ya. Bir kez daha gurur duydum.
Afrika’dan Asya’ya kadar, Pasifik’ten Amerika’ya kadar birçok ülkede kadınların neleri başardıklarını, başta kendi ülkem olmak üzere her türlü zorluğa rağmen kadın hareketinin dünyadaki en güçlü hareket olduğunu burada bir kez daha anladım. O yüzden gerçekten iyi ki katılmışım dedim. Bu katıldığım ilk Kadın Statüsü Komisyonu toplantısıydı.
Dünya kadınlarının sorunlarının ortak olduğunu gördüm. Hep deriz ya kadın sorunları siyaset üstüdür, ideoloji üstüdür. Gerçekten öyle. Şiddet olsun, temsil olsun, iş dünyasında var olma olsun, gerçekten bunların hepsi erkek egemen dünyanın oyununun kuralları. Onu gördüm.
Bizim tüm kadınlar birleşerek, beraber hareket ederek iki alanda ortak mücadele etmemiz gerekiyor. İlki erkek düzen, patriyarkal sistem, yani erkek egemen dünyanın kuralları. İkincisi ise kapitalizm. İşte bu ikisiyle mücadelede birleşirsek biz kadınlar olarak gerçekten üstesinden gelemeyeceğimiz bir sorun yok çünkü gerçekten çok güçlü olduğumuzu burada çok iyi hissettim.