Dağ çayırları ekosistemlerini ilk kez kapsamlı şekilde haritalandıran bir bilimsel çalışma, iklim değişikliğinin bu ekosistemler üzerindeki etkilerini uydu verileri ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak ele aldı. Çalışmanın sonuçlarına göre, iklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları ve aşırı otlatma gibi zararlı uygulamalar, dağ çayırlarının tahribatına yol açıyor. Öte yandan karbon yutakları olan dağ çayırları, bu özellikleri sayesinde iklim değişikliğinin etkilerini azaltmada önemli bir göreve sahip.
İklim, ekonomi ve kültür açısından büyük öneme sahip dağ çayırları ekosistemleri, Catena dergisinde yayımlanan “İklim değişikliği, dağ çayırlarını ve bu alanların sunduğu kültürel ekosistem hizmetlerini tehdit ediyor” başlıklı bilimsel çalışmada ilk kez kapsamlı bir şekilde haritalandırıldı.
İklim değişikliğinin bu ekosistemler üzerindeki etkisinin ele alındığı çalışmada, uydu verileri ve yapay zeka teknolojileri kullanıldı. Dağ çayırlarının giderek daha fazla tahrip olduğunu gösteren çalışma; iklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olayları ve aşırı otlatma gibi zararlı uygulamaları tahribatın başlıca nedenleri arasında gösteriyor.
Araştırmaya göre, iklim değişikliğinin dağ çayırları üzerindeki en büyük etkilerinden biri aşırı yağışlar sonucu artan erozyon risklerinin toprak kaybına yol açması. Küresel ısınmaya bağlı bir diğer risk de kuraklık olarak öne çıkıyor. Kuraklık nedeniyle artan su ihtiyacı ve topraktaki mineral azalımı, dağ çayırları ekosistemini olumsuz etkiliyor.
Dağ Çayırlarının %14,5’i Yüksek Düzeyde Erozyon Riskiyle Karşı Karşıya
Çalışmada yer alan bilgilere göre, dünya genelindeki dağ çayırlarının %53,9’u Asya’da, %20,8’i Kuzey Amerika’da, %12,9’u Afrika’da, %7,4’ü Güney Amerika’da, %3,6’sı Avrupa’da bulunuyor. Avustralya ve Okyanusya, dağ çayırlarının yalnızca %1,5’ini barındırıyor.
Dünya genelinde dağ çayırlarının %14,5’i yüksek düzeyde erozyon riskiyle karşı karşıya bulunurken en fazla risk altındaki Güney Amerika’da, özellikle And Dağları boyunca ve Brezilya’da riskin düzeyi artıyor. Çalışmada, kıtadaki dağ çayırlarının %53,2’sinin erozyon riski altında olduğu belirtiliyor.
Afrika’daki dağ çayırlarının %17’si, Asya’dakilerin %14’ü, Avrupa’dakilerin %9,6’sı, Kuzey Amerika’dakilerin %2,6’sı, Avustralya ve Okyanusya’dakilerin ise %1’den azı erozyon riski altında bulunuyor. Afrika’da Etiyopya, Kongo’nun sınır bölgeleri, Uganda, Ruanda, Burundi, Tanzanya ve Madagaskar; Asya’da Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Pakistan, Hindistan ve Nepal; Avrupa’da ise Alpler, Apennin Dağları, Pireneler ve Balkanlar riskin en fazla olduğu bölgeler olarak sıralanıyor.
Araştırmada, mevcut iklim koşullarının sürmesi halinde ortaya çıkacak tabloya dair öngörülerde de bulunuldu. Buna göre 2070 yılına gelindiğinde iklim değişikliği nedeniyle toprak erozyonunun Güney Amerika’da %19,4, Afrika’da %10, Asya’da %2,6 artacağı tahmin ediliyor.
Tarolli: “Dağ Çayırları Ekolojik Dengenin Korunmasına Katkı Sağlıyor”
AA’da yer alan habere göre, araştırmanın yazarlarından İtalya Padova Üniversitesi’nden Tarımsal Sulama Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Paolo Tarolli, dağ çayırlarının hem bitkiler hem de hayvanlar için önemli bir ekosistem oluşturduğunu ve biyoçeşitliliği destekleyerek ekolojik dengenin korunmasına katkı sağladığını söyledi.
Bu alanların karbon yutakları olduğunu ve bu özellikleri sayesinde iklim değişikliğinin etkilerini azaltmada önemli bir görev üstlendiklerini belirten Tarolli, dağ çayırlarının hayvancılık açısından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Özellikle et ve süt üretimi ile tekstil sektörünün bu ekosistemlerdeki değişimlerden etkilenebileceğine değinen Tarolli, dağ çayırlarının ekonomik öneme sahip olmalarının yanı sıra estetik ve kültürel fonksiyonları dolayısıyla kültürel bir miras olarak da kabul edildiklerini anlattı.
“İklim Değişikliği Dağ Çayırlarını Etkiliyor”
İklim değişikliğinin dağ çayırlarını etkilediğinin kesin olarak bilindiğini ifade eden Tarolli, “Yağış yoğunluğunda yaşanan yükseliş sonucu toprak erozyonu artışları ve arazi bozulmaları, sıcak hava dalgalarının sayısındaki artış ve kuraklık, dünya genelindeki dağ çayırlarını çeşitli yönlerden risk altına sokuyor. Ortaya çıkan tabloda gelecekte biyoçeşitlilik kaybına bağlı olarak dağ çayırlarının bulunduğu bölgelerde nüfus azalması görülmesi muhtemel. Var olan eğilimler üzerinden geleceğe baktığımızda riskin giderek arttığını söyleyebiliriz” dedi.
Dağ çayırlarını koruma noktasında yapılacaklardan bahseden Tarolli, şunları söyledi: “Geçmişte ne olduğunu, şimdi nerede durduğumuzu ve gelecekte bizi ne beklediğini gösteren araçlarımız ve teknolojimiz var. Ancak mesele bunlarla ne yapacağımız. Adaptasyon en önemli adımlardan biri. Koruma alanlarını artırmaya devam etmeliyiz. Hayvanların kolay hareket etmesine imkan veren ekolojik koridorları korumamız gerek. Sürdürülebilir otlatma faaliyetleri olmalı. Bunun yanı sıra yağmur suyu depolama gibi uygulamalar çok önemli. Otlak arazilerin tahribatını iyileştirecek doğa temelli çözümler, bu yaşam tarzının korunması ve doğru politikalar hayati önem taşıyor.”
Straffelini: “Tüm Analiz ve Araştırma Süreci Altı Aydan Fazla Sürdü”
Araştırmanın bir diğer yazarı İtalya Padova Üniversitesi Toprak ve Tarımsal Ormancılık Sistemleri Bölümü doktora sonrası araştırmacı Eugenio Straffelini ise “Dünyanın bazı yerlerinde aşırı yağışlar, bazı yerlerinde ise kuraklıklar toprak erozyonu ya da arazi bozulmalarına yol açıyor ve bu durum dağ çayırlarının geleceğini etkiliyor” dedi.
Teknolojinin bu araştırmanın yapılmasında büyük rol oynadığından bahseden Straffelini, dağ bölgelerini özel olarak haritalamak için yüzey yüksekliğini algılayabilen uydular kullandıklarını, elde ettikleri görüntüleri çeşitli yöntemlerle analiz ettiklerini, tüm analiz ve araştırma sürecinin altı aydan fazla sürdüğünü aktardı.
Bu noktada yapay zeka teknolojilerinin kendilerine çok yardımcı olduğunu dile getiren Straffelini, “Yapay zekanın gerçek gücü, büyük verileri okuma, anlama ve özetleme yeteneğinden kaynaklanıyor. Bu verileri analiz etmek zaman alan, enerji isteyen bir süreç ve insanların kapasitesi için çok zorlayıcı olabiliyor. Bu anlamda yapay zeka bize gerçekten yardımcı oldu” dedi.