Dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik atılan bazı olumlu adımlara karşın halen istenen düzeye ulaşılmış değil. Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine göre, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeleye yönelik mevcut ilerleme hızının devam etmesi durumunda, tam bir cinsiyet eşitliğine ancak 2158 yılında ulaşılabilecek.
Günümüzden 168 yıl önce, 8 Mart 1857’de, ABD’de yaklaşık 40 bin kadın dokuma işçisi, kadın işçilerin işten çıkarılmalarını ve kendilerine verilen düşük ücreti protesto etmek amacıyla greve gitti. Çalıştıkları fabrikayı işgal eden kadınlar, polis müdahalesiyle karşılaştılar. Olaylar sırasında çıkan yangında 128 kadın hayatını kaybetti.
1910 yılında Kopenhag‘da, II. Enternasyonal’e bağlı sosyalist kadınların yaptıkları Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin’in önerisi üzerine 8 Mart, ABD’deki grev sırasında çıkan yangında ölen işçi kadınların anısına “II. Enternasyonel Kadın Mücadele Günü” olarak ilan edildi. 1975 yılında ise Birleşmiş Miletler (BM), 8 Mart tarihini “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul etti. Günle kadınların, toplumların tarihinde oynadıkları büyük role dikkat çekilerek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sona erdirmeye yönelik adımlar teşvik edilmeye çalışılıyor.
Paris Deklarasyonu’nun 30. Yıldönümü
Dünya Kadınlar Günü’nün 2025 yılı teması “Tüm Kadınlar ve Kız Çocukları için: Haklar, Eşitlik, Güçlendirme” olarak belirlendi. Vizyonun merkezinde, kalıcı değişim için bir katalizör olarak gençleri, özellikle genç kadınları güçlendirmek yer alıyor. Ayrıca temayla Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA’lar) da önemli bir maddesi olan toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak bağlamında, kadınlara yönelik ayrımcılığın, her yerde sona erdirilmesi amaçlanıyor. Bununla birlikte kamusal ve özel alanlarda, kadınlara yönelik her türlü istismarı da kapsayan şiddetin ortadan kaldırılmasının gerekliliği vurgulanıyor. Yanı sıra 2025 yılında, kadın haklarına yönelik dünyadaki en ileri ve geniş çaptaki yol haritası olma özelliği taşıyan Paris Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 30. yıldönümüne de dikkat çekiliyor.
İklim Değişikliği Nedeniyle Yerinden Edilenlerin %80’i Kadın
Öte yandan küresel çapta toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik atılan bazı olumlu adımlara karşın halen istenen düzeye ulaşılmış değil. Öyle ki Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeleye yönelik mevcut ilerleme hızının devam etmesi durumunda, tam bir cinsiyet eşitliğine ulaşmanın ancak 2158 yılında gerçekleşebileceği öngörülüyor.
Yanı sıra BM verileri de durumun boyutlarını gözler önüne seriyor. Dünya çapında neredeyse her 3 kadından 1’i hayatlarında en az bir kez fiziksel ve/veya cinsel yakın partner şiddeti, partner dışı cinsel şiddet veya her ikisine maruz kalmış durumda. Kadınlara yönelik şiddetin çoğu, mevcut veya eski eşler veya yakın partnerler tarafından işlenirken, 15 yaş ve üzeri 640 milyon kadından fazlası yakın partner şiddetine maruz kalıyor.
Tüm bunlara ekonomik krizler, çatışmalar ve iklim değişikliği gibi iç içe geçmiş krizler eklendiğinde, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet daha da artıyor. Örneğin iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilen insanların %80’inin kadın olduğu tahmin ediliyor.
Yine BM’nin en son 2020 verilerine göre, dünya çapında tespit edilen her 10 insan ticareti mağdurundan dördü yetişkin kadın ve ikisi kız çocuğuydu. Bir yandan da olumlu gelişmeler de yaşanmıyor değil. 18 yaşından önce evlenen kadınların küresel oranı, 2010’da dörtte bir civarındayken, 2022’de neredeyse beşte bire düşmüş durumda. Ancak 2030 yılına kadar çocuk evliliklerini sona erdirmek için ilerlemenin mevcut oranın 20 katı hızlanması gerekiyor.
Türkiye’de ise İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı kadın cinayetleri ile Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verileri farklılık gösteriyor. İçişleri Bakanlığı’nın resmi verilerine göre 2024 yılının ilk 10 ayında 276 kadın cinayeti gerçekleşirken, platform verilerine göre aynı dönemde 394 kadın cinayeti yaşandı.