
Yaşam savaşına dair örneklerin muhtelif olmaktan öteye geçtiği bir çağ. Diğer yandan daha iyi bir yaşam ihtimalini gözden çıkardığımıza üzülmek için de çok erken. Bize düşen durduğumuz yerde hâlâ var olan toprağı ve su kaynağını korumak, destek alabileceğimiz omuzlar ile arayı çok açmamak.
Öykü KOCAMAN, Köye İlk Adım Program Koordinatörü, Köy Okulları Değişim Ağı Derneği (KODA)
İnsanlık tarihi çeşitli krizlerle dolu. Ekonomik bunalımlar, afetler, savaşlar ve tüm bu etmenlerin etkisi ile baş gösteren toplumsal krizler… Güncel durumda da sınanmaya devam ediyoruz. 2020 yılında başlayan Covid-19 salgını, küresel ekonomik kriz, orman yangınları ve sel baskınları gibi krizler birbiri ardına geldi. 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş Depremleri yalnızca bölgesel değil, ulusal bir tahribat yarattı. Başımıza gelenler şöyle dursun, başımıza gelebilecek olanlardan yana da kaygı hissetmememiz mümkün değil. İklim krizinin etkilerini sel baskınları ve kuraklık ile yıldan yıla daha ağır şekilde deneyimliyoruz. 20 yıl evvel filmlerde korkuyla izlediğimiz distopyaları bugün en hafif tabirle nahif buluyoruz.
Krizin adı başka başka: Deprem, yangın, sel, salgın… Aynı olan krizler karşısında ihtiyacımız olan; bir avuç toprak, iki yudum su, ayakta kalmak için omuz verecek üç-beş insan. Bundan sebep kaçarken yüzümüzü döndüğümüz ilk yer kırsal alanlar. 6360 sayılı “Büyükşehir Kanunu” ile birlikte Türkiye’deki köy sayısı resmi olarak 34 binden yaklaşık 18 bine düşse de TÜİK’in 2022 yılı nüfus çalışmasına göre pratikte Türkiye nüfusunun %17,3’üne karşılık gelen 14,7 milyon kişi “kır” olarak sınıflandırılan ve Türkiye yüzölçümünün %93,5’ini oluşturan alanlarda yaşıyor (Bkz. KODA Yazı Dizisi: Türkiye’de Köy Kaldı mı?). Rakamlar bizi kır ve kentin “apayrı” ele alınması gereken alanlar olduğu yanılgısına düşürmesin; kriz çerçevesinden kır ve kenti ayrı değerlendirmek anlamlı değil (Bkz. KODA Yazı Dizisi: Öğretmen Gözünden Köy Okulları ve Köy Öğrencileri). Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve krizler karşısında dirençli kırsal kalkınma sadece kırsalın değil, kentin de meselesi.
Peki, hepimiz aynı gemide iken nasıl sağlam tutarız iskeleti? Bir köy varlığını nasıl sürdürür? Sorularımıza sahadan bir alıntı ile yanıt arayalım.
Köy, Yaşasın
Depremlerden bir ay sonra, Adıyaman. “Yol artık bitti” dediğimiz noktadan itibaren bir geliş yolu kadar daha gittik. Yokuşa yaya geçtik. İlk tepe noktasında bir çadır; önü çocuk, ardı kalan eşyalar. Taşındıkları okula giden yollar insan taşıyamaz halde olduğu için okul saati oradalar. Dağın öte yüzünde kalan köye doğru inişe geçtik. Olmayanları anlatmak da bir seçenek ama biz olana bakalım. Bahçesini çapalayan kadınlar, yürüyüşe çıkmış iki genç, öğretmenlerini soran çocuklar vardı. Depremden sonra bir ay boyunca köyden hiç ayrılmayan öğretmenin yeni güne yeniden başlamaya dair bıraktığı umut vardı.
Köylerin varlığını sürdürebilmesi romantik bir hayalciliğe ya da faydacı bir inşacılığa bağlı değil. Doğanın, bir arada olmanın ve işbirliği ile hareket etmenin hayatta kalmak için en temel bileşenler olduğunu, kırsalın sahip olduğu sosyal ve ekonomik potansiyeli kullanmanın, temelleri sağlam bir gelecek adına hepimiz için zaruri hale geldiğini biliyoruz. Bu potansiyeli kullanmanın yolu da her çocuğun sahip olduğu nitelikli eğitime erişim hakkının sağlanması… Köy Okulları Değişim Ağı Derneği (KODA) olarak 2016 yılından beri yürüttüğümüz faaliyetler ile okulun açık olduğu, çocukların eğitim alabildikleri köylerde üretim ilişkilerinin devam ettiğine, sosyal ilişkilerin azalmadığına, özellikle yine çocuklar için köylerde zaten sınırlı olan sosyalleşme alanlarının korunduğuna şahitlik ediyoruz. Pedagojik içerikler hazırlama, köy okulundaki eğitimi çalıştığı yerdeki ihtiyaç ve fırsatlara göre tasarlama, eğitim ortamını çocuğun gelişim ihtiyaçlarına göre düzenleme, eğitim ortamının fiziksel ve donanımsal koşullarının iyileştirilmesi için ilgili kişi ve/veya kurumlarla bağlantı kurma başlıklarında desteklediğimiz öğretmen ve öğretmen adaylarının sahada yarattıkları değişime yakından şahitlik ediyoruz (Daha fazla bilgi için: KODA Sosyal Etki Yolculuğu).
KODA olarak öğretmeni merkeze alan yerel bir kırsal eğitim anlayışına (Bkz. Afet Sonrası Kırsalda Eğitim Çalıştay Notu) yönelik çabamıza daveti bu vesile ile yineliyoruz. Biz, köylerde yaşayan çocukları merkeze alıp onların eğitim ekosistemine etki eden yetişkinleri (köy öğretmenleri, ebeveynler, öğretmen adayları) güçlendiriyor, yerel koşullara uygun eğitim içerikleri hazırlamaya devam ediyoruz. Tüm bunları daha yakından tanımak, #KöydeDahaİyiEğitim yolcuğumuzun bir parçası olmak için sizleri kodegisim.org internet sitemize ve @kodegisim (Instagram, Facebook, Linkedin, X) üzerinden ulaşabileceğiniz sosyal medya mecralarımıza davet ediyoruz.
Krizlerin değil, köylerin varlığının ders olması umudu ile…