İklim

İzmir’e Yeşil Orkestra Lazım

İzmir’in makûs talihi dönüyor mu ne! Hem de yeşilden yana. Bize bu sözleri söyleten Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Başkanı Prof. Dr. Nuri Azbar oldu. Yeni dünyalar, yeni ve büyük perspektiflerle kurulur. Tabii bir de işbirliğine açık zihin ve gönüllerle. Araştırma Merkezi ziyaretimizde, ikisini de bolca gördüğümüzü söyleyebiliriz.

Söyleşi: Barış DOĞRU

Bu satırların yazarı bir İzmirli. Eğitim için gurbete çıkmış ve bir daha da kentine geri dönememiş pek çok İzmirliden biri. Ve tabii İzmir’in, tüm insani, doğal ve tarihsel zenginliğine karşın, bir türlü iktisadi ve sosyal refaha çıkamamasına üzülen, nedenleri niçinleri üzerine kafa patlatan İzmirlilerden biri…

Konuştuğum kişi, İzmir konusunda bana tekrar heyecan veriyor doğrusu. Tekrar hayaller kuruyor, aslında bu beşeri ve doğal zenginlikle neler yapabileceği üzerine düşünmeye başlıyorum. Bunun müsebbibi, Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Nuri Azbar. “Türkiye’de çevre alanında kurulan ilk merkezlerden biriyiz. Diğer merkezlerden en büyük farkımızsa, Fen Bilimleri Enstitüsü üzerinden, Çevre Bilimleri Anabilim Bölümü olarak doğrudan eğitim veren ve Çevre Uzmanları yetiştiren tek merkez olmamız”. Aslında o farkı biz, daha EKOIQ’nun ilk sayılarından itibaren bizi yakından takip etmelerinden ve yakın ilgilerinden de anlamıştık.
Merkezin başkanlığını yaklaşık beş ay önce devralan Azbar, heyecanla anlatıyor: “Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın seçim sırasında kullandığı ‘Birikimi Hareket Geçirmek’ sloganı tam bizim perspektifimizi açıklıyor. Biz de Merkezimizin uzun yıllardır biraraya getirdiği büyük birikimi tekrar harekete geçirmek istiyoruz. Bunun için ilk önce, Ege Üniversitesi’nin neredeyse bütün bölümlerini dolaştık ve çevre ile ilgili çalışma yapan herkesi birbirinden haber etmeyi amaçlayan ‘Çevre Araştırmalarında Kim Kimdir?’ başlık yayını hazırladık. Şimdi bunu, kullanıcı dostu bir şekilde dijital ortama taşımaya hazırlanıyoruz.” Kitabı karıştırırken biyolojiden zoolojiye, arkeolojiden iktisada kadar uzanan geniş bir bilimsel çalışma alanı gözlerimizin önünden geçip gidiyor. Evet, gerçek ve sağlam bir sürdürülebilirlik çalışması için disiplinlerarası bir yaklaşım gerekiyor.
“Çevre konusundaki kapasitemizin çok yüksek olduğunu bu çalışma sayesinde gördük. Bu kaynak sayesinde, çok farlı disiplinlerden gelen ama çevre konusunda çalışan 150’ye yakın araştırmacının varlığından haberdar olduk. Zaten ismimizi Çevre Bilimleri ve Teknolojileri diye değiştirmek ve özellikle teknoloji kısmının altını çok daha iyi doldurmak istiyoruz” diyor Nuri Azbar.

Resitalden Orkestraya
Peki, Merkez’in asıl amacı ne? “Biz Merkez olarak, Ege Üniversitesi’ni çevre konularında lider bir pozisyona getirecek bir takım kurmak istiyoruz. Merkez’in rolü bu noktada koordinasyon, yani bu kurulacak çevre takımının antrenörü olmak” diyor heyecanla Azbar: “Tüm konuştuğumuz hocalarımıza da söyledik, ‘siz çevre konusunda kendi uzmanlık alanınızda çok güzel resitaller veriyorsunuz ancak biz bir orkestra kurmak istiyoruz’ ve bunun için biraraya gelmemiz gerekiyor.” Yeşil bir orkestra! Kulağa gerçekten çok güzel geliyor. Peki, ne yapacak bu orkestra? Kimse kimsenin ayağına basmadan, çevre konusundaki çalışmalar arasında büyük bir sinerji yaratacak. Çalışmanın ilk tomurcukları da baş göstermeye başlamış. “Arkeoloji bölümüyle konuştuk, şimdi ‘Antik Çağlardan Bu Yana Çevre’ konulu bir çalışma hazırlanmaya başlanıyor. İktisat bölümüyle görüşmemizdeyse, “Green Management” üzerine bir doktora çalışması yaptıklarını öğrendik. İletişim bölümü ile ne yapabilirizi konuşurken ise, ortaya ‘Konuşan kitaplar’ projesi ortaya çıktı. Görme engelli öğrencilere ve yetişkinlere, çevre konulu kitapları gönüllüler okuyacak ve ortayla sesli konuşan kitaplar çıkacak”.
Ama Nuri Azbar ve Merkez’in hayalleri bunlarla sınırlı değil. “Elektronik atıklarla ilgili bir çalışma da planlıyoruz. Sosyal ve çevre ayağı olan bir kampanya için belediyelerle de görüşüyoruz. Üniversite olarak bizim koordinasyonu üstleneceğimiz, toplama konusunda kargo şirketlerinin, elektronik atık geri dönüşüm şirketlerinin ve görme engelli yurttaşlara ulaşmamızı sağlamamızı sağlayacak Milli Eğitim’in dahil olacağı bu projeyle, küçük elektronik aletlerinin toplanmasını ve bir atık toplama merkezinin oluşmasını hedefliyoruz. Zaten asıl amacımız bu konuda bir farkındalık yaratmak.” Peki, elde edilen gelirle ne yapılacak? “Projenin başlangıç noktası olan görme engelli yurttaşlarımıza bilgisayar alınmasını planlıyoruz” diyor Azbar. “Bu projenin altyapısını oluşturmak için de şimdi, 5 Haziran Dünya Çevre Haftası’na yetiştirmek üzere ‘Atık ve Sanat’ konulu bir yarışma hazırlıkları içindeyiz. Sanatçı gözüyle atık konulu bu yarışma, tüm üniversite öğrencilerinin katılımına açık olacak.” 

Yeşili, Üniversiteden Kente Taşımak
Azbar aynı zamanda son iki yıl boyunca Ege Üniversitesi Tehlikeli Atıklar Komisyon Başkanlığını yapmış; şimdi de başkan yardımcılığını sürdürüyor. “İki yıldır bu konu üzerinde çalışıyorum bir yandan da. Bu konuda üniversitede çok ciddi bir farkındalık yaratmayı başardık. Zaten böyle bir şey yapmasak çok garip olurdu. Düşünsenize, üniversite olarak atık konusunda eğitim veriyorsunuz, insanlara sağlık hizmeti sunuyorsunuz ama kendi kapınızın önünü süpürmüyorsunuz. Biz ilk defa bunu kurumsal bir çalışma haline getirdik” diyor Azbar ve ekliyor, “İnanır mısınız Türkiye’deki tüm üniversiteleri inceledim; tek bir tane kurumun bile entegre bir tehlikeli atık yönetim sistemi olmadığını hayretler içinde gördüm. Biz de oturduk sıfırdan bir sistem geliştirdik.”
Peki, sonuçta nereye ulaşmak istiyorlar? “Sonuçta varmak istediğimiz hedef çok büyük: Yeşil Üniversite ve oradan da Yeşil Kent Hareketi. İlk önce bir eğitim kurumu olarak kendimizi yeşil hale getireceğiz; oradan da topluma bir ayna tutacağız. Yani yenilebilir enerjiden atık yönetimine ve hatta ders müfredatına kadar yeşil bir üniversite yaratmak istiyoruz. Ve tüm bunları da düzenleyeceğimiz Çevre Zirvesi’nde tüm bileşenlerle tartışmayı, konuşmayı hedefliyoruz. Tüm bu çalışmaların sonucunda da Yeşil Üniversite olarak uluslararası akreditasyon almak istiyoruz.”
Her Perşembe mutlaka çevreyle ilgili bir seminer veya panel düzenleyen Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi, sadece ilk olmasıyla değil, vizyon açısından da bir hayli ilerde görülüyor. Kimbilir belki İzmir’in makûs talihini değiştirmenin zamanı gelmiştir ve bunu, geçtiğimiz sayıda yayınladığımız Nantes örneğindeki gibi, küresel ölçekte klasman atlamasını sağlayacak, temiz teknolojiler, yenilenebilir enerji, atık yönetimi ve üst düzey bir çevre farkındalığıyla gerçekleştirebilir. Yeşil adına İzmir’de her ne yapacaksınız, işbirliklerine zihinlerini ardına kadar açan Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ve Nuri Hoca’nın kapısını çalmanızı hararetle öneririz.

EKOIQ Dergisi Nisan2013 Sayı: 28

About Post Author