#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Biyoçeşitlilik

Savaş ve Çatışmalar Biyoçeşitliliği de Yok Ediyor!

Biyolojik çeşitlilik açısından zengin bölgelerin yaklaşık üçte ikisi son 60 yıldır savaş ve çatışmalara sahne oluyor. Biyoçeşitlilik kaybının iklim değişikliğini etkilediği vurgulanıyor.  

AA’nın aktardığına göre, UNEP’in (Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü) 2018’de yayımladığı Biyoçeşitliliği Savaşın ve Silahlı Çatışmaların Zararlı Etkilerinden Neden Korumamız Gerekiyor? başlıklı çalışmada, savaş ve çatışma durumunda çevrenin hem doğrudan zarar gördüğü hem de bu gibi kriz anlarında çevre yönetim sistemlerinin işlevselliğini yitirmesi sonucu ekosistemin dolaylı etkilendiği anlatıldı. Biyoçeşitlilik, iklim krizi ve kirlilikle beraber dünyanın önündeki en temel üç sorundan biri.

Son 60 yılda biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu bölgelerin yaklaşık üçte ikisinde savaş ve çatışmalar meydana geldiği ve bu durumun koruma çabalarını tehlikeye soktuğu belirtilen çalışmada, bu bağlamda çevre tahribatına yol açan bazı örnekler sıralandı.

Vietnam’da Ormanlar Kasıtlı Olarak Yok Edildi

Vietnam Savaşının çevresel boyutundan bahsedilen çalışmada ABD ordusunun 1961-1971 arasında Vietnam’ın güneyindeki bölgeye, bitkileri öldüren herbisitler ve yaprak dökücü defoliantlar yaydığı, ayrıca Amerikan güçlerinin, bir savaş stratejisi olarak ormanları kasıtlı olarak yok ettiği vurgulandı.

Kongo’daki İç Savaşta Türler Zarar Gördü

Kongo’daki iç savaşın da örnek gösterildiği çalışmada 1990’lı yılların ortalarından itibaren bölgede kanlı çatışmalar meydana geldiği, tarafların gıda kaynağı olarak yaban hayvanlarını tüketmesi sonucu bölgedeki yaban hayatının ciddi zararlar gördüğü ve sonuç olarak, antiloplar, maymunlar ve kemirgenler gibi küçük türlerle orman filleri gibi daha büyük türlerin çatışmalardan zarar gördüğü bilgisi paylaşıldı.

Mezopotamya Bataklıkları Kurutuldu

Çalışmada biyoçeşitliliğin zarar gördüğü bir diğer bölgenin ise Irak olduğu, Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktada yer alan ve Orta Doğu’daki en geniş sulak ekosistemlerden biri olarak kabul edilen Mezopotamya bataklıklarının, ülkenin devrik lideri Saddam Hüseyin’in 1990’ların başında aldığı kararla, güneydeki Şii ayaklanmasına tepki olarak kurutulduğu hatırlatıldı.

 Afganistan’da Bazı Bölgelerdeki Ormansızlaşma %95’lere Çıktı

Afganistan’da uzun yıllar devam eden çatışmalar sonucu, ormanların yarısından fazlasının yok olduğu, savaş koşullarında ortaya çıkan yönetimsel bozukluklar sebebiyle de ormansızlaşma oranının bazı bölgelerde %95’e kadar çıktığı aktarılan çalışmada, bunun sonucunda milyonlarca Afgan’ın sel, çığ ve toprak kayması gibi doğal afetlere karşı savunmasızlıklarının arttığına dikkat çekildi.

Filistin’de Su Krizi

UNEP tarafından işgal altındaki Filistin toprakları hakkında 2020’de yayımlanan bir başka çalışmada ise bölgede yaşanan su krizinin oluşturduğu çevre tahribatının boyutları gözler önüne serildi. Raporda, İsrail saldırıları sonucu alt yapı sistemlerinin ağır hasar alması sonrası Gazze’den Akdeniz’e akan arıtılmamış veya kısmen arıtılmış kanalizasyon sularının ve atık suların miktarının 2018’de günde 110 bin metreküp olduğu ve deniz ekosisteminin ciddi şekilde etkilendiği vurgulandı.

Ukrayna’da 100 bin Hektar Alan Tahrip Edildi

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından Rusya-Ukrayna Savaşı üzerine yapılan çalışmada, Ukrayna’nın Avrupa’nın biyoçeşitlilik için önemli bir bölgede yer aldığı ifade edilerek ülkede 70 binden fazla nadir ve endemik bitki ve hayvan türü bulunduğu ve çatışmalardan kaynaklı orman yangınları sonucu, aralarında koruma altındakilerin de olduğu 100 bin hektar alanın tahrip edildiği bildirildi.

“Çatışmalar İklim Değişikliğini Etkiliyor”

Uluslararası Orman Araştırma Kuruluşları Birliği (IUFRO) Bilim ve Politika Programı Koordinatör Yardımcısı Dr. Nelson Grima, savaşlar esnasında karar vericilerin, biyoçeşitlilik ve canlılığın insan yaşamı için ne kadar önemli olduğunu anlamadıklarını söyledi. Grima, “Bu yüzden doğayı ve ekosistemi korumak öncelik haline gelmiyor. Bu konuya çatışmalar bittikten sonra önem veriliyor ama ne yazık ki karar verdiklerinde çoğu zaman geç kalınmış olunuyor” diye konuştu.

“Silahlı çatışmalar sonucu kaybedilen biyoçeşitliliğin yeniden kazanılması çok zor” diyen Grima, şunları söyledi: “Bazı türlerin ortadan kaldırılması ya da ağır şekilde tahrip edilmesi geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Tamamen iyileştirme genellikle mümkün olmasa da yeniden ormanlaştırma ya da popülasyonu artırma gibi çalışmalar biyoçeşitliliği geri getirmeye katkı sunabilir. Bu iyileştirme sürecinin genellikle çok uzun süreceğini ise aklımızda tutmamız gerekiyor.”

Çatışmalar sonucu kaybedilen biyoçeşitliliğin doğrudan veya dolaylı olarak iklim değişikliğini etkilediğini belirten Grima, iklim değişikliği kaynaklı heyelan, toprak kayması ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarıyla mücadelede yerel doğal sistemlerin korunmasının en iyi yöntem olduğu değerlendirmesinde bulundu.

EkoIQ Editör