Yirmi birinci yüzyıl ekonomisinin bel kemiğini artık yaratıcılık ve inovasyon oluşturuyor. Nisan 2017’den bu yana kabul edilen “Dünya Yaratıcılık ve İnovasyon Günü” de bu her iki kavramın sürdürülebilir kalkınmaya ve yeşil dönüşüme yönelik hayati rolüne vurgu yapıyor.
Birleşmiş Milletler (BM), Nisan 2017’de 21 Nisan tarihini resmi olarak Dünya Yaratıcılık ve İnovasyon Günü olarak kabul etti. Bu özel günle yaratıcılığın ve inovasyonun insan gelişiminin tüm alanlarındaki rolüne dair farkındalığı artırmanın yanı sıra yaratıcı düşünceyi, kültürel, bilimsel ve teknolojik yenilikleri teşvik etmek de amaçlanıyor. Bununla birlikte inovasyonun ulusların ekonomik potansiyelini ortaya çıkarmadaki hayati önemi vurgulanıyor.
Yaratıcılık Sektörü Göz Ardı Ediliyor
Kültür ve yaratıcılık, küresel ekonomi içinde tahmin edilenden daha fazla bir paya sahip. Bu alanlar, küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) %3,1’ini ve toplam istihdamın %6,2’sini oluşturuyor. Dünyanın en genç ve en hızlı büyüyen ekonomik sektörlerinden biri olmasına rağmen yaratıcı ekonomi aynı zamanda karşı karşıya olduğu yeni ve süregelen zorluklar nedeniyle genellikle kamu ve özel sektör yatırımlarınca göz ardı edilen en kırılgan sektörlerden birini de oluşturuyor. UNESCO’nun 2022 tarihli “Yaratıcılık Politikalarını Yeniden Şekillendirmek – Kültürü Küresel Bir Kamu Yararı Olarak Ele Almak” başlıklı raporu da 2030 ve sonrasında sürdürülebilir bir dünyaya katkı sağlayacak yaratıcı ekosistemleri teşvik etmek için politika önerileri ortaya koyuyor.
Yeşil İnovasyonla Büyüme
2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin ve insanlık tarihinin en iddialı kalkınma planı olan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın (SKA’lar) başarılması da hem yaratıcılıktan hem de inovasyondan geçiyor. Bu unsurlar bir yandan ekonomik büyümeyi ve istihdam yaratımını desteklerken kadınlar ve gençler dahil herkes için fırsatların genişlemesi için yeni fırsatlar doğuruyor. Aynı zamanda yoksulluğun ortadan kaldırılması ve açlığın sona erdirilmesi gibi en acil sorunlara da çözümler sunabiliyor.
Karbon ayakizi daha düşük olan mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan yeşil teknolojiler büyümekle birlikte giderek artan ekonomik fırsatlar sunuyor. Ancak bir yandan da birçok gelişmekte olan ülke, kararlı adımlar atılmadığı takdirde bu fırsatları kaçırma tehlikesi altında yaşıyor. Tehlikenin önüne geçmek adına bugüne kadar gerçekleşen en önemli küresel çağrı ise 2023 yılında düzenlenen BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı’ndan (UNCTAD) geldi.
Toplantıda sunulan “Teknoloji ve İnovasyon Raporu” aracılığıyla hükümetlere çevre, bilim, teknoloji, inovasyon ve sanayi politikalarını uyumlu hale getirme çağrısında bulunuldu.
Raporda UNCTAD, hükümetleri ve iş çevrelerini daha yeşil sektörlere yatırım yapma, teknik becerileri artırma ve yeşil endüstrilerin büyümesi için gereken teknoloji altyapısına yatırımları artırma çağrısında bulundu.
Aynı raporda, uluslararası topluma yönelik bazı beklentiler de sıralandı: Gelişmekte olan ekonomilerde yeni yeşil endüstrileri daha destekleyici hale getirecek küresel ticaret kurallarının geliştirilmesinin yanı sıra bu ülkelere teknoloji transferini kolaylaştıracak fikri mülkiyet haklarının yeniden düzenlenmesi de öneriler arasında yer aldı.