CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarımın en önemli sorunlarından birinin üretim planlaması olduğunu söylerken, TARSİM’de yeni bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu aktardı.
Niğde’de çiftilerle bir araya gelen CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer, üreticileri ziyaret ederek, yaşadıkları sorunları dinledi. Girdi maliyetlerinden iklim krizine, Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) primlerinden çoban bulma sorununa kadar birçok konuda çözüm yaratılmasının iktidarın görevi olduğunu belirten Gürer, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Uzman desteği alan çok az çiftçi bulunuyor ki, onlar da genelde büyük işletmeler. Bu bağlamda yaşanan iklim değişiklikleri ve arz sorunları nedeniyle ihtiyaca uygun üretim yapılmasının planlanması gerekiyor. Organik tarım ve iyi tarım örneklerinde ise yeterli atılım sağlanamıyor.”
“TARSİM’de Yeni Yapılanmaya İhtiyaç Var”
Gürer, TARSİM’in, yaşanan iklim değişikliği dikkate alınarak yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayarak, “TARSİM sigorta uygulaması ile ilgili çiftçi ve üretici açısından ciddi sorunlar var. Çiftçi, TARSİM koşullarının ağır olduğunu, ürettiği ürünün %8-10 aralığında TARSİM tarafından ellerinden alındığını, ürün ortağı gibi davrandığını ifade ediyorlar. TARSİM’de yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var” dedi.
Çiftçilerin üretim desenini belirleyebilmesi için Türkiye’nin tamamında Tarım Orman Bakanlığı uzmanlarının, “Hangi bölgede hangi ürün yetişecek, hangi üründen verim alınır, çiftçinin girdi maliyetleri nasıl düşürülür, girdi maliyeti düşürüldükten sonra o bölgede o üründen daha çok verim nasıl sağlanır”, çalışmalarını yapması ve üreticilere bilgi vermesi gerektiğini kaydeden Gürer, şöyle konuştu:
“Şimdi hayvancılık yapanlar çiftçilik yapmıyorsa zaten Türkiye’de artık hayvancılık yapılamaz. 24 saat hayvanıyla haşır neşir olanların en büyük sorunu girdi maliyetleri. Bunun yanında da hayvancılığın ahır giderleri arttı. Aşısı var, bakımı var, çobanı var, var oğlu var. Bölgemizde bir yıl arpa ekiyorlar, bir yıl buğday ekiyorlar. Onun dışında farklı ürünler yetiştirmeye çalışan arkadaşlarımız var. Örtü altı üretimini geliştirmeye çalışıyorlar. Onlar da örneğin domates ekiyorlar, biber ekiyorlar. Sonra aniden oluşan hava değişimi ne yazık ki onların da ürünlerini yok ediyor.”
“Primlerin Yüksekliği Nedeniyle TARSİM Sigortası Yaptıramıyoruz”
Üretici Atakan Dündar, üretim tercihlerini ve yaşadıkları sorunları şöyle anlattı:
“Bizim burası kurak bir memleket olduğu için genelde vatandaş bir yıl arpa ekiyorsa bir yıl buğday ekiyor. Onu da işte kurak gitti mi, dönüm başı 100 kilo arpa alıyor. Zaten o da girdi maliyetleri fazla olduğu için masrafını ödemiyor, hep zarar. Ondan sonra, 6 liraya geçen sene arpa satıyoruz, 15 liraya tohum alıp tarlaya geri ekiyoruz. Yani 6 liraya satıp 15 liradan geri tohumunu alıyorsun. Geçen sene öyle oldu; 6 liraydı arpanın kilosu. Ben kendim hayvancılık yapıyorum, yetmediği için bazı arkadaşlardan da aldık. Tekrar tarlalara tohum ekerken hazır tohumun kilosunu 15 liradan aldık. Geçen sene ben bir saat suya 500 liradan su parası ödedik. Bu sene 700 mü olur, 800 mü olur, kaç kere zam geldi? TARSİM sigortası yaptıramıyoruz, çünkü primler çok yüksek. Bazı ürünleri sigortalatsak bile don gibi önemli riskleri kapsamıyor.
Biz hayvancılık yapıyoruz. Hani diyorlar ‘etin kilosu şu oldu, etin kilosu bu oldu.’ Hayvancılık çok zor bir meslek. Bir, çoban bulamıyorsun. İkincisi, Beyağıl sınırlarının dörtte üçü orman. Ondan sonra adam diyor: ‘Burası komple orman.’ Şu gördüğün dağlar var, az bir yer bu taraf, komple orman. Ondan sonra hayvancılık yapamıyorsun. Sana destek veriyor, cüzî bir fiyat, adam koyunculuk yapamıyor. 500 koyun besleyeceğine 200 koyun besleyebiliyor. Karşısı orman alanı. Yaşım 43, hatırlamıyorum ne zaman dikildiğini. Buradaki orman alanı ise 30 sene oldu. Hayvancılık orman alanına giriş izni verilmiyor. Bu nedenle artık köyde keçi yok. Yani sadece koyun girse bu ormana ne yapacak?”