Oyunlar çocukların eleştirel düşünme ve problem çözme yeteneklerini geliştirmelerine de yardımcı olabilir. Çocuklar oyun oynayarak karmaşık bilgiyi analiz etme, farklı bakış açılarını değerlendirme ve mantıklı sonuçlara varma yeteneklerini geliştirebilirler.
Elif ATMACA, Toyi Kurucu Ortak-Oyuncak Tasarımcısı / elif@toyi.io
Dijital dünyanın hızla büyümesi, çocuklarımızın hayatını kökten değiştirdi. Artık bilgiye, eğlenceye ve iletişime ulaşmak daha kolay ve hızlı. Fakat bu büyük değişim, bazı sorumlulukları ve zorlukları da beraberinde getiriyor. Özellikle çocuklar, dijital platformlarda dezenformasyon ve yanlış bilgiyle karşılaşarak zor ve baş edemeyecekleri durumlarda kalıyorlar. Bu da çocuk hakları ve dijital güvenlik arasındaki karmaşık ilişkiyi daha belirgin hale getiriyor.
Dezenformasyonun Çocuk Haklarına Etkisi
UNICEF’in “Dijital Yanlış Bilgiler/Dezenformasyon ve Çocuklar” raporu, çocukların dijital dünyada karşılaştıkları farklı türde dezenformasyonları detaylı bir şekilde inceliyor. Sahte haberler, manipüle edilmiş görseller, yanıltıcı içerikler ve zararlı propagandalar, çocukların doğru bilgiye ulaşma haklarını engelliyor. Bu durum, yalnızca düşünce ve ifade özgürlüğünü tehdit etmekle kalmıyor aynı zamanda pek çok hak ihlaline de neden oluyor.
Örneğin sosyal medyada dolaşan yanlış bilgiler, çocukların düşünce yapısını etkileyebilir ve nefret söylemi ile ayrımcılık gibi zararlı eğilimlere yol açabilir. Bu durum, çocukların eşitlik ve ayrımcılıkla mücadele haklarını ihlal ediyor. Aynı şekilde, manipüle edilmiş içerikler ve reklamlar, çocukların tüketim alışkanlıklarını etkileyebilir ve maddi sömürüye maruz bırakabilir. Bu da onların ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını tehdit ediyor. Bunun yanı sıra dezenformasyon, çocukların siber zorbalık ve tacize uğrama riskini artırabilir. Yanlış ve yanıltıcı bilgiler, çocukları hedef alan siber saldırılarda kullanılabilir ve onların itibarını zedeleyebilir; duygusal ve psikolojik travmalara yol açarak çocukların korunma ve saygınlık haklarını ihlal eder.
Çocuk Haklarını Korumak için Girişimler
Dijital dünyada çocuk haklarını korumak ve çocuğun yüksek yararını gözetebilmek için tasarımın gücünden yararlanmak çok önemli. 5Rights Foundation ve Designing for Children’s Rights gibi girişimler, çocuk haklarını tasarım süreçlerinin merkezine yerleştirerek ilk adımdan onları korumayı amaçlıyor. Bu kuruluşlar, çocukların mahremiyet, ifade özgürlüğü, eğitim, oyun ve korunma haklarını savunurken tasarım süreçlerinde de bu hakların gözetilmesini sağlıyor. Ama elbette ki tek başına tasarım yeterli değil. Data Detox x Youth gibi inisiyatifler, çocuklara dijital okuryazarlık ve bilgi sağlamanın yanı sıra bilgi kirliliği ve dezenformasyonla başa çıkma becerilerini geliştirmeye odaklanıyor. Bu tür programlar, eleştirel düşünme, bilgiyi doğrulama ve farklı bakış açılarını değerlendirme becerilerini kazandırarak çocukların dezenformasyona karşı daha dirençli hale gelmelerine yardımcı olabilir.
Ebeveynler ve Eğitimcilere Düşen Görevler: Aktif Katılımın Önemi
Ebeveynler ve öğretmenler, çocukları dezenformasyondan korumak için çok kritik bir rol oynuyor. Çocuklara internette nasıl güvenli ve sorumlu bir şekilde davranmaları gerektiğini öğretmek, doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmelerine yardımcı olmak ve dijital ortamlarda karşılaştıkları içerikleri eleştirel bir şekilde değerlendirmelerini teşvik etmek çok önemli.
Ebeveynler, çocuklarının internet kullanımını takip ederek, onlarla açık ve dürüst bir iletişim kurarak muhakeme yeteneklerini destekleyebilirler. Çocuklara dezenformasyonun ne olduğunu, nasıl tanıyacaklarını ve nasıl korunacaklarını anlamalarını sağlamak için konuşmalar yapmaları önemlidir. Ayrıca, çocukların dijital ortamlarda karşılaştıkları zorluklar ve endişeler hakkında konuşmalarını teşvik etmeli ve destek olmalıdırlar.
Öğretmenler de çocuklara dijital okuryazarlık becerilerini kazandırmak için kritik bir rol üstlenirler. Ders programlarına dijital medya ve dezenformasyonla ilgili konuları eklemek, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeye odaklanmak ve dijital araçları sorumlu bir şekilde kullanmayı teşvik etmek bu konudaki sorumluluklarının yalnızca bir kısmıdır. Ayrıca, okul ortamında bu konuları tartışarak gündemde tutmak da çocukların farkındalıklarını artırmada etkili olacaktır.
Devlet ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü
Dijital dünyada çocuklarımızın haklarını korumak hepimizin sorumluluğu ve bu noktada hem devletlere hem de sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşüyor. Devletler, dezenformasyonla mücadele için gerekli yasal düzenlemeleri yapmalı ve toplumu bilinçlendirmeli. Ayrıca, çocuklar için güvenli internet erişimi sağlamalı ve dijital platformlarda onların haklarını koruyacak altyapıyı oluşturmalı. Sivil toplum kuruluşları da bu konuda son derece faydalı olabilir. Çocuklara yönelik eğitim programları düzenleyecek sivil toplum kuruluşları, dezenformasyon konusunda farkındalık yaratabilir ve yasal savunuculuk faaliyetleriyle çocuklarımızın haklarını koruma mücadelesine katkı sağlayabilir.
Oyunla Yanlış Bilgiye Karşı Mücadele
Dijital çağda, çocuklarımızın haklarını korumak için hepimizin birlikte çalışması gerekiyor. UNICEF’in raporları ve çeşitli girişimler, bu konuda farkındalık yaratmak ve çözüm yolları bulmak için harika bir başlangıç. Ama bu çabaların yanı sıra oyunların da dezenformasyonla mücadelede önemli bir araç olduğunu unutmamak lazım.
Oyunlar, eğlenceyi ve eğitimi birleştirerek çocuklara dezenformasyonla mücadele becerilerini öğretebilir. Özellikle interaktif oyunlar, çocukların bilgiyi doğrulama, kaynakları değerlendirme ve yanlış bilgiyi tanıma gibi becerileri kazanmalarına yardımcı olabilir. Bu tür oyunlar, çocukların dezenformasyon konusunda daha bilinçli ve dirençli olmalarını sağlar. Ayrıca, oyunlar çocukların eleştirel düşünme ve problem çözme yeteneklerini geliştirmelerine de yardımcı olabilir. Çocuklar oyun oynayarak karmaşık bilgiyi analiz etme, farklı bakış açılarını değerlendirme ve mantıklı sonuçlara varma yeteneklerini geliştirebilirler. Böylelikle dezenformasyonla karşılaştıklarında daha güçlü bir duruş sergileyebilirler. Elbette ki oyunların etkili bir şekilde kullanılabilmesi için dikkatli bir tasarım ve yönlendirme şart. Oyunlar, çocukların yaş ve gelişim seviyelerine uygun olmalı ve dezenformasyonla mücadeleye odaklanmalı. Ayrıca, çocukların duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarına duyarlı olmakla birlikte onlara güvenli bir öğrenme ortamı da sunmalı.
Biz de Toyi olarak çocukların günlük hayatta karşılaştıkları sorunlara oyunlar aracılığıyla çözüm bulmalarına yardımcı oluyoruz. Onların fiziksel ve dijital dünyada yaşadıkları zorluklara dikkat çekiyor ve birlikte çözüm arayışına giriyoruz. Kale Grubu’nun İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülü gibi desteklerle de bu çözümleri daha geniş kitlelere ulaştırma fırsatı buluyoruz.
Sürdürülebilir Çözümler ve Ortak Sorumluluk
Dijital çağda çocuklarımızın haklarını korumak hepimizin görevi. Hepimiz, günlük hayatta atacağımız basit adımlarla dezenformasyonla mücadelede fark edilir ilerlemeler kaydedebiliriz. Örneğin, bilgileri doğrulama alışkanlığı edinmek, güvenilir kaynaklardan bilgi almak ve çocukların dijital okuryazarlığını artırmak için çaba göstermek gibi şeyler yapabiliriz.
Ebeveynler, öğretmenler, devlet ve sivil toplum kuruluşları olarak, hepimiz çocuklarımızın dijital dünyada güvende olmalarını sağlamak için aktif bir rol oynayabiliriz.
Dijital dünyanın sunduğu fırsatları kullanmak, çocuklarımızın sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümesi için çok önemli. Ancak bu fırsatların beraberinde getirdiği risklerin de farkında olmalı ve gerekli önlemleri almalıyız. Dezenformasyonla mücadele ve çocuk haklarını korumak, yalnızca birkaç kişinin değil, hepimizin ortak sorumluluğu. Birlikte hareket edersek, çocuklarımız için daha güvenli bir dijital dünya yaratabiliriz.
Bu yazı, ekoIQ’nun 112. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.