#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
çimento fabrikası

Oldubittiye Getirilmeye Çalışılan bir Çimento Fabrikası: Muğlalılar 16 Yıldır Karşı Koyuyor

Muğla’nın Menteşe ilçesindeki Bayır ve Deştin mahalleleri arasındaki 7751 dönümlük arazide çimento fabrikası yapılmak isteniyor. Köylüler ve yaşam savunucuları ise etrafında; tarım alanları, yerleşim yerleri, dere ve baraj bulunan bu bölgede çimento fabrikasının kurulmaması için 16 yıldır mücadele veriyor.

YAZI: Erhan ARCA

Muğla’nın ekoloji mücadelesi bitmek tükenmek bilmeyen bir yatırım açlığına karşı son sürat devam ediyor. Kentin Menteşe ilçesinde Bayır ve Deştin mahalleri arasında ki bir arazide planlanan çimento fabrikasına bölgede yaşayan köylüler ve yaşam savunucuları 16 yıldır karşı koyuyor. Açılması planlanan çimento fabrikası için 2006 yılında bir Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlanmış ve köylüler rapor 2008’de kabul edilmeden önce Muğla Çimento San. ve Tic. A.Ş’ye dava açmıştı. Köylüler, 2016 yılında ilk ÇED Raporu’na ilişkin açtıkları davayı kazandı. Ancak şirket 2014 yılında yasanın etrafından dolaşarak aynı bölge için ikinci bir ÇED başvurusunda bulundu. İkinci başvurunun ilk başvuruya göre “şirinleştirilerek” yapıldığını belirten Deştin Çevre Platformu Sözcüsü Haluk Özsoy, “İlk ÇED’te 25 bin dönümü istiyorlar, 53 tane kil ve kalker ocağı öngörüyorlar. İkinci ÇED’de ise 8 bin dönümü istiyorlar, 12 kil ve kalker ocağına düşürüyorlar sayıyı ama ruhsat genişletmek şirketler için çok kolay bir iş” diyor.

2014’te kesinleşen ikinci ÇED’i ancak 2021 Aralık’ında yapı ruhsatı başvurusu yapılmasıyla öğrendiklerini belirten Özsoy, sürecin bu zamana kadar gizli bir şekilde yürütüldüğünü ve zaten bu doğrultuda davaya geri dönebildiklerini belirtti.

çimento fabrikasıMenteşe Belediyesi’nin ÇED Raporu’nun bitimine iki gün kala yapı ruhsatını vermesiyle şirketin faaliyetlerine ve dolayısıyla köylülerin de direnişe tekrar başladığını ifade eden Deştin köyünden Burcu Özdemir, çeşitli yerel yönetimlerin ve paydaşların ruhsatı iptal etmeye yönelik yapılan eylemlere destek olduğunu da belirtiyor. Ancak ruhsatın iptal edilmeyeceği açıklanıyor. Ardından belediyenin haftalık veya aylık olarak köylülerin katılımıyla gerçekleşen toplantılarına Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, Özdemir’den aldığımız bilgilere göre, ya toplantıda fabrikaya ilişkin soruları cevapsız bırakıyor ya da köylüler henüz toplantıya dahi varamadan 5 dakika gibi kısa bir sürede kararları alıp toplantıyı sonlandırıyor. Aslında tüm süreci özetleyen bir örnek yaşanıyor burada, tüm bu süreç oldubittiye getirmeye çalışılıyor.

Sürünceme ve Keşif Süreci

Belediyenin yapı ruhsatını vermesinin hemen ardından Ocak 2022’de direnişçiler hem yapı ruhsatına karşı hem de ÇED reformuna karşı dava açıyor. ÇED Raporu’na ilişkin dava sürecinin ilk etapta iyi gittiğini belirten Özsoy, mahkemenin usulden esasa geçerek bilirkişinin keşif yapması yönünde karar aldığını, hatta 27 bin lira olan bilirkişi ücretini yatırdıklarını aktarıyor. Ancak sonrasında alınan bir ara kararla mahkeme keşif heyeti göndermekten vazgeçiyor ve bilirkişi ücretini iade ediyor. Mahkemenin daha önce aldığı esasa geçme kararından vazgeçmesi üzerine direnişçiler temyiz talebinde bulunuyor. ÇED’in muhtarlara duyurulmaması, tutanağın askıda kalmaması ve halkın katılımı ile toplantıların gerçekleştirilmemesi doğrultusunda başvurulan temyizi Danıştay haklı buluyor ve şirketten ilgili tutanakları istiyor. Şirketin tutanakları veremediğini belirten Özsoy, “Dolayısıyla bizim haklılığımız aslında orada ortaya çıktı ve davanın esasına girmek zorunda kaldılar” diyor.

Tekrar davanın esasına geçme kararının alınmasıyla, bilirkişi ücreti yine ödeniyor ve keşif yapılıyor. Keşif heyetine raporlarını tamamlaması için 30 gün veriliyor ancak ivedi yargılama usulünün devrede olmasına karşın hakim, keşif raporu için 60 gün ek süre veriyor. Özsoy bu konu hakkında şunları söylüyor: “Hiçbir davada keşif heyetine 90 gün tanınan bir süre görmedik. Anladık ki mahkeme bunu şirket lehine geciktirmeye çalışıyor ve biliyorsunuz ki bu bir taktiktir, mahkemede kazanamayacak olduğunu anladığında süreci geciktirirler. O sırada şirket, işini yapmış bitirmiş olur.” Özsoy aynı zamanda raporun mahkemenin eline Haziran’da geçmesi durumunda karar sürecinin Temmuz’a, belki Ağustos’a uzayacağını ve araya adli tatil girerek Eylül’e kadar bu sürecin sürüncemede bırakılacağından endişe duyduğunu da ekliyor.

çimento fabrikasıDirenişçilerle girilen münakaşalar ve deprem ile inşaatın gidişatında aksamalar olduğunu söyleyen Özdemir, keşif raporu için verilen ek 60 günlük sürede karşı tarafın inşaat sürecini hızlandırarak maliyeti yükseltmeye çalıştığını da öne sürüyor. Özdemir aynı zamanda belediyenin; bilirkişi raporundan sonra çıkacak maliyetten yani, ruhsat iptalinde ortaya çıkacak tazminattan çekindiğini ekliyor. Şirket ise bu 60 günlük süreç devam ederken yeni işçiler alıyor, kalker fırınını ve kazanını bölgeye getiriyor. Ardından bunu öğrenen direnişçiler kalker fırını ve kazanının geçeceği yola barikat kuruyor ve fabrikaya giden yol önünde nöbet tutmaya başlıyor. Şirketin yaklaşık 45 metre uzunluğundaki fırını taşıyan kamyonu müsait bir noktaya çekmesinin ardından nöbet tutan halk, yolu şirket araçları hariç sivil geçişine açıyor. Şirket araçlarının harekete geçmesi durumunda eyleme devam edeceklerini belirten Özdemir: “Biz bunun geçmesini istemiyoruz çünkü yüksek maliyetli bir iş yapıyorlar ve bu yüksek maliyeti sonrasında bizim önümüze koyarak engel olabileceklerini düşünüyoruz” diyor.

Gözaltına Alındılar

Cumartesi günü sabaha karşı 4:30’da jandarma nöbet tutulan bölgeye adeta baskın yapıyor. Yapılan müdahale sırasında ikisi çocuk olmak üzere 11 kişi gözaltına alınıyor. Muğla İl Jandarma Karakolu’na götürülen iki çocuk serbest bırakılırken dokuz kişi adliyeye sevk ediliyor. İfadesi alınan 9 kişi yurtdışına çıkma yasağı ve adli kontrol ile serbest bırakılıyor. Olayların ardından yapılan açıklamalarda direnişçiler mücadelelerinden vazgeçmeyeceğinin altını çizdiler ve yapılan müdahalede çimento firması ve jandarmanın iş birliği içerisinde olduğunu düşündüklerini belirtiyorlar.

Gözaltlarının ardından açıklamada bulunan Avukat Barış Aydın şunları dile getiriyor: “Burada şirketle jandarma arasında yargıya da intikal etmiş ve çevre meselesine ilişkin olan köklü bir problem var. Maalesef kolluk görevlileri, Türkiye’de birçok alanda da gördüğümüz üzere, adeta şirketin çıkarlarını savunmak ve şirketin işini kolaylaştırmak amacıyla fiili bir müdahalede bulundu. Hatta müdahalenin de muhtemelen şirketle birlikte planlanmış olduğu çok açık. Çünkü jandarmanın geldiği an itibarıyla kamyonların da hemen o alana dayanmış olduğu görünüyor. Buradaki bu açık iletişim ve iş birliği de bizce kamuoyu tarafından değerlendirilmeli.”

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Kent Konseyi Deştin Çevre Platformu Bayır Çevre Komitesi öncülüğünde geçtiğimiz hafta change.org sitesinde “Muğla’da Çimento Fabrikasına Hayır!” başlıklı bir kampanya başlatılmıştı. İmzacıların istekleri ise şunlar:

– Mevcut sahanın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ve buna uygun olarak hazırlanan alt ölçekli planlardan sanayi alanı olarak tanımlanmasının iptali

– Mahkeme kararı ile iptal edilmiş 1.ÇED raporunun kopyası olan ve içinde 2011 yılına ait eksik, yanlış ve geçerliliği olmayan veriler bulunan 2.ÇED raporunun iptali

– Entegre Çimento Fabrikası amaçlı hazırlanmış 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptali

– Menteşe Belediyesi tarafından verilmiş Yapı Ruhsatının iptali

EkoIQ Editör