#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Gıda

Gelecekte Gıda, Beslenme ve Sağlık Örüntüsü

Anemi, iklim krizi, ultra işlenmiş gıdalar ve unuttuğumuz yerel çiftçiler… Her gün soframıza gelen yiyeceklerin ardında düşündüğümüzden çok daha fazlası var: Küresel sağlık tehditleri, ekonomik eşitsizlikler ve iklim krizinin gölgesinde şekillenen bir gelecek. DSÖ’nün beslenme ve sağlık stratejisi tam da bu kritik alanlara işaret ediyor. Dünya genelinde her 10 kişiden 1’i kontamine (kirlenmiş) gıda nedeniyle hastalanıyor ve her yıl 420.000 kişi hayatını kaybediyor.

Prof. Dr. E. Didem EVCİ KİRAZ, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD. Öğretim Üyesi, Disiplinlerarası Çevre Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı

Büyüme için Beslenme

Fransa Hükümeti’nin ev sahipliğinde, 27-28 Mart 2025 tarihlerinde Paris’te “Büyüme için Beslenme (N4G) Zirvesi” düzenlendi. N4G Zirveleri beslenme desteği için fonların bir araya getirildiği bir zirve ve önemli kararlar almakta. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu zirvede sekiz önemli adım açıkladı.

DSÖ’nün Büyüme için Beslenme Paris Zirvesi-2025 Temel Taahhütleri

Yüksek riskli gruplarda küresel anemi görülme sıklığını azaltmak,

-2027 yılına kadar belirli yaş, cinsiyet ve ülkeye göre ayarlanmış sağlıklı beslenme kılavuzu yayımlamak,

-Beslenme hedeflerine ulaşmaya ilişkin izlemeyi kolaylaştıran ülke puan kartları ve buna ek olarak 2026 yılına kadar SKA2.2 ve 2030 Beslenme Hedefleri’ne yönelik ülke ilerlemesini gösteren bir gösterge paneli geliştirmek,

-2030 yılına kadar okul beslenmesi politikalarının mevcut beslenme standartlarıyla uyumlu olmasını sağlamak için ortaklarla birlikte çalışmak,

-Tuz azaltımı için öncelikli müdahalelerin uygulanmasını desteklemek,

-2026 yılına kadar çocuklarda, ergenlerde ve yetişkinlerde obezitenin klinik yönetimine ilişkin normatif kılavuzlar yayımlamak; 2030 yılına kadar obezite prevalansını %5 oranında azaltmak; sağlık sistemleri, gıda ve aktivite ortamlarında ulusal obezite yol haritalarına yönelik ilerlemeyi izlemek için bir hesap verebilirlik çerçevesi geliştirmek,

-Uygulama araçları geliştirerek gıda israfı ve beslenme ödemini ortadan kaldıracak ortaklarla işbirliği içinde eylemleri yaygınlaştırmak,

-2030 yılına kadar beslenme ve sağlığın iklim değişikliği eylem planlarına entegre edilmesini sağlamak ve SKA-2 (Açlığa Son), SKA-3 (Sağlık ve Esenlik) ve SKA-13’e (İklim Eylemi) ulaşmaya yönelik küresel çabalarla uyumlu hale getirmek; sağlıkla ilişkili mekanlarda -örneğin hastaneler, toplum sağlığı merkezleri veya bakım evleri gibi- besleyici ve sürdürülebilir gıda temininde yeni standartlar geliştirmek.

Bu adımlar gerçekleşmezse ne olur? Beslenme kaynaklık hastalık yükü altında ezilebiliriz. Her yıl 600 milyon insanın hastalanması ve 420.000 kişinin ölmesi, gıda kaynaklı hastalıkların küresel bir halk sağlığı krizine dönüştüğünün kanıtı ve bu yükün %40’ı 5 yaş altı çocuklara ait. İklim değişikliğinin 2030-2050 yılları arasında artacak yükünde 5 yaş altı çocukların öne çıkması da göz önüne alındığında gelecek nesillerin ciddi tehdit altında olduğu anlaşılıyor.

Prof.Dr.E.DidemEvciKiraz
E. Didem Evci Kiraz
Gıda mı Önemli Beslenme mi Önemli?

Beslenmeyi sağlayacak gıdaya ulaşmak gittikçe zorlaşıyor. İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkabilecek etkiler gıda varlığını tehdit ediyor. Gıda varlığını tehdit eden etkilere bazı örnekler verelim:

-Su kıtlığı,

-Su kalitesinin bozulması,

-Suya erişimin güçleşmesi,

-Genel hijyen düzeyinde azalma,

-Toprak kalitesinin bozulması,

-Verimli toprak kıtlığı,

-Verimsiz toprağı verimli hale getirirken yapılan müdahalelerin etkisi,

-Vektörlerle mücadelede kullanılan ilaçların etkisinde değişim,

-Güneşin yakıcı etkisi,

-Aşırı yağışlarla kaybolan toprak, tohumlar ve ürün,

-Kirli su, hava, toprak yapısının sınır aşan etkileri,

-Enerji ve ulaşım kesintileri nedeniyle gıda tedarik zincirinin bozulması,

-Beklenmeyen, ani gelişen, önlenemeyen, kriz ve afete dönüşen gıdayı ilgilendiren olayların etkisi.

Ne kadar mükemmel beslenme standartları, planları, programları strateji ve hedefleri olursa olsun en kötüye hazırlıklı değilsek gıda üretimi olsa da beslenmek imkansız hale gelebilir.

Bursa

DSÖ, 16-20 Haziran 2025 tarihlerinde, Bursa’da ve İzmir’de gerçekleştirdiği DSÖ Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı, 2025 Yıllık İş Toplantısı ve Teknik Konferansı’nda, “Dayanıklı Sağlıklı Şehirler: Herkes için Sürdürülebilir Kentsel Gelecekler Yaratmak” başlığı altında, daha önce belirlenen şehirlere yol gösterici tematik önceliklerle uyumlu altı ana alt tema ele alındı:

  • Refah: Gelişen Şehirler, Gelişen Gelecekler-Refah Ekonomisi İş Başında,
  • Gezegen: İklime Hazır Şehirler-Sürdürülebilir Bir Yarın için Tek Sağlık,
  • Katılım: Şehirler Bizden, Bizim İçin-Kentsel Geleceği Birlikte Yaratmak,
  • İnsanlar: Kentsel Sağlığı ve Refahı Teşvik Etmek için Eşitsizliklerin Azaltılması,
  • Yer: Sağlıklı ve Eşitlikçi Mekanlar Tasarlamak,
  • Barış: Herkes için Güvenli ve Kapsayıcı Şehirleri Teşvik Etmek.

Konferans çalışmaları sonucunda; İngilizce karşılıkları doğrultusunda, bir sağlıklı şehir için ulaşılması beklenen 6P ilkelerine bir yenisini ekledi: Hazırlıklı Olmak.

Şehirlerin güvenli, sağlıklı ve direnci artıran gıdaların üretimi, tüketiciye ulaştırılması ve tüketimi aşamalarında rolünü ortaya koymak için “Hazırlıklı Olmak” gerekecek. Hazırlık aşamasında eğitimli ve bu eğitimiyle istihdamda olan insan gücüne, zamana ve bütçeye dikkat çekmek gerekir. Bir de tüm bu süreçlerin kesin bir taahhütle yönetilmesini unutmayalım.

Gıdanın Geleceği Tehlikede mi? 

Anemi, iklim krizi, ultra işlenmiş gıdalar ve unuttuğumuz yerel çiftçiler… Her gün soframıza gelen yiyeceklerin ardında düşündüğümüzden çok daha fazlası var: Küresel sağlık tehditleri, ekonomik eşitsizlikler ve iklim krizinin gölgesinde şekillenen bir gelecek. DSÖ’nün beslenme ve sağlık stratejisi tam da bu kritik alanlara işaret ediyor. Dünya genelinde her 10 kişiden 1’i kontamine (kirlenmiş) gıda nedeniyle hastalanıyor ve her yıl 420.000 kişi hayatını kaybediyor. Gıda kaynaklı hastalıklar, yalnızca sağlık sistemlerini zorlamakla kalmıyor; ekonomik kalkınmayı, turizmi ve ticareti de sekteye uğratıyor. Kısacası, “gıda güvenliği ile halk sağlığı” birbirinden ayrı düşünülemez.

DSÖ’nün önerdiği küresel adımlarıyla, 2023’ten 2030’a kadar anemiyle mücadeleden okul beslenme programlarına, tuz tüketiminin azaltılmasından iklimle entegre beslenme planlarına kadar pek çok alanda harekete geçiliyor. Gerçek bir dönüşüm için toplumun farkında olması, bilgilenmesi, talep etmesi ve yerel yönetimlerin aktif rol alması gerekiyor. Farkındalık ve bilgilendirmenin akademik camia ve araştırmacılar aracılığı ile gerçekleştirilmesi önerilmekte. Büyüme ve gelişmeyi engelleyen infodemiler yüzünden sağlık sektöründe artan bir yoğunluk görülüyor.

Gelecekle ilgili yeni şeyler konuşmaya başlayınca ne olacak? Bir de bu gözlükle bakalım:

-Beslenme Güvencesi ve Gıda Egemenliği  

Sağlıklı beslenme sadece tok olma hissi ile sınırlı değildir. Aynı zamanda yaşam için gereken temel besinlerin alınması ve kültürel alışkanlıklarla uyumlu ve genetik yapıya uygun, birey ve toplumlar tarafından kabul edilebilir, sürdürülebilir gıdaya erişimi de kapsamaktadır.

-İklim Krizi

Aşırı hava olayları, kuraklık ve toprak verimliliğindeki düşüş, tarımı doğrudan etkiliyor ve yemek tabağımıza gölge düşürüyor. Güneyde etkileri daha da derin hissedilen bu kriz, sadece çiftçilerin değil, toplum sağlığının tamamının sorunu haline geliyor. Tarım politikalarının artık iklim değişikliğiyle uyumlu ve dirençli hale gelmesi gerekiyor.

-Anemi, Obezite ve Yetersiz Beslenme Aynı Sofrada 

DSÖ’nün verilerine göre, bir yanda anemi ve yetersiz beslenme diğer yanda artan obezite oranları… Bu bir çelişki gibi gözükmekle birlikte ne bulursa onu yiyebilen yoksul insan nüfusunun artışı sonucunda bu tabloyu daha sık göreceğiz.

-Okullardan Başlayan Geleceğin Beslenmesi Programları

Sağlıklı toplumların temeli sağlıklı nesillerdir. DSÖ’nün önerdiği gibi, okul beslenme politikalarının iyileştirilmesi yalnızca çocukların değil, tüm toplumun sağlık düzeyini yükseltebilir. “Besleyici okul yemekleri” artık bir lüks değil, temel bir insan hakkı olarak görülmelidir.

-Biyoçeşitlilik ve Ekolojik Tarım

Tek tip tarım sistemleri yerine iklim değişikliğine uyumlu yeni tarım uygulamalarına ihtiyaç vardır. Yerel tohumların korunması, pestisit kullanımının azaltılması ve ekolojik tarımın teşvik edilmesi hem çevreyi hem sağlığımızı korur.

-Tabağımıza Kadar Gelip Çöpe Gidenler 

Dünya genelinde üretilen gıdanın israfı büyük bir sorun. Bu yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda çevresel bir sorun. Türkiye’de de tüketici alışkanlıklarında yapılacak küçük değişiklikler büyük kazanımlar sağlayabilir. Gıda bankacılığı, bilinçlendirme kampanyaları ve etkili atık yönetimi bu sürecin mihenk taşlarıdır.

-Sağlıklı Şehirlerin Gücü 

DSÖ’nün “Sağlıklı Şehir” yaklaşımı, gıda politikalarında yerel yönetimleri odağa almak için bir araçtır. Kent bostanları, üretici pazarları, sağlıklı okul kantinleri ve kentsel tarım projeleriyle şehirler hem dirençli hale gelebilir hem de halk sağlığını koruyabilir.

Prof. Dr. E. Didem EVCİ KİRAZ

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD. Öğretim Üyesi, Disiplinlerarası Çevre Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı